18 Haziran 2011 Cumartesi

sympathiqueeee

Ma chambre a la forme d'une cage
Le soleil passe son bras par la fenêtre
Les chasseurs à ma porte
Comme les p'tits soldats
Qui veulent me prendre

Je ne veux pas travailler
Je ne veux pas déjeuner
Je veux seulement l'oublier
Et puis je fume

Déjà j'ai connu le parfum de l'amour
Un million de roses n'embaumerait pas autant
Maintenant une seule fleur dans mes entourages
Me rend malade

Je ne veux pas travailler
Je ne veux pas déjeuner
Je veux seulement l'oublier
Et puis je fume

Je ne suis pas fière de ça
Vie qui veut me tuer
C'est magnifique être sympathique
Mais je ne le connais jamais

Je ne veux pas travailler
Non
Je ne veux pas déjeuner
Je veux seulement l'oublier
Et puis je fume

Je ne suis pas fière de ça
Vie qui veut me tuer
C'est magnifique être sympathique
Mais je ne le connais jamais

Je ne veux pas travailler
Non
Je ne veux pas déjeuner
Je veux seulement l'oublier
Et puis je fume

bkz:
pink martini

16 Haziran 2011 Perşembe

gecenin son sözü.sabahın başka cümleleri olacak.

burda yazılanları dikkate almayınz.daha korkunç ruh hallerim de var.daha mükemmelleride.iyi geceler dünya.

11 Haziran 2011 Cumartesi

'garip' bana bağırıyor

şimdi gül şimdi gülümse
gülümsersen mutlu edebilirsin sıkılmış yumrukları
ben o gün çok gülmüştüm ama
beyni kemiren
kemirdikçe beynini bitiren
sesler,görüntüler,hisler
melankolizmin doruğuna ulaşmış aptal sırıtkan
eğlenceli insanlarla eğlenceli günler yaşayan
kalabalığa muhtaç
muhtaçlıktan kaçan
öfkesini durduran
durdurdukça patlayan öfkeleri
beyninin içinde insanları öldüren
delicesine öldüren
sinirlendiği her şeyi beyninde bitiren
suratında gülümseme ifadesi
ama..
sahte görünmüyor mu bunlar da size
diyor o
içinden geldiği gibi davransaydı charles mansondan daha beter olabilirdi
diyor kendi kendine
buna bilim pasif agrasif diyormuş
çözümü kapsül kapsül yutuyormuş
akşam yemeklerinin işkencesi
özel akşam yemeklerinin lanet gürültüleri
misafirlerden önce uçuşan nesneler var diyor etrafta
her şey
'a....s' le başlıyor muş onun dünyasında
a.s çıkartıyormuş bütün gürültüleri
a.s ..
a.s kişi değil sadece bir cümle..
diyor..
o..
kendi gülümsemesi yetmeyince kadının gülümsemesi
kadının gülümsemesi yetmeyince
çığlıklar
yetmeyince
ya yetmeyince?
bıçak
makas
kağıt
taş
taş mı?
ne garip..
hangisi yener acaba
bıçak?makas?kağıt?taş?
garip böyle biri işte..

'garip' bana sesleniyor

yalnız kalmamak için elinden geleni yapan ufak çocuk
kaybetmemek için içinden geldiği gibi davranamayan aptal
hatırlamak istemeyeceği şeyleri hatırlatan insanlar
nefret edilenler
zihnin oynadığı oyunları şakağına vurarak itmeye çalışan obsesif
saçlarına dokunulmasını öylesine isterken
en nefret ettiği şey haline getirilen kadın..
ona benzemeyen kişilere saplanan
duyduğu tüm ani tıkırtıları çocukluğuna mal eden
kalbinin atışına hakim olmayan kulaklarını tıkayan
en çok istediği şey sevilmek
en istemediği şey sevilmek
hep arada
hep aynı noktada kalan
tanımazlıktan geldiği insanı tanıyanların utancı içinde
gülmeye zorlayarak kaslarını çocukluğunu yaşayan
bedenine dokunan her insanı onu incitecekmiş gibi hisseden
utanan
utanılan
çekingenliğinden değil sevişmemesi
korktuğundan
istemediğinden değil
istenmeyeceği korkusundan
inancını yitirmiş dindar
kahkahalar içinde ağlayan
annesinin yaşadığı hayatı yaşamaktan korkarken annesine tapan
onu sevebilmeyi özlerken nefret eden
her yıl kırışan tenlerine her baktığında ölümlerini gören
kendini dünyaya iplerle bağlayan
yok olmayacağını zannederek
ağlarken yüzünde farklı insan silüetlerini hisseden
aşkı hiç yaşayamayan
yaşamasına izin vermeyen
tüm içtenlikle isteyen
tüm eksiklikleri bununla doldurabilecek
içindeki tüm boşlukları bununla giderebilecek
uyuyamayan gürültüde
ani seslerde
küfürlerde
gülümsemeyle durdurmaya çalışan, tüm gürültüleri
sahte
endişeli
tedirgin
utangaç
korkak
çekingen
neşeli
hüzünlü
garip kısaca
garip böyle biri işte..


21 Mayıs 2011 Cumartesi

tanrı olmanın kısa yolu.

ben kadınım.o erkek.arıyorum kendimi dünyada oluşan ilk varlık olmanın ne demek olduğunu..bembeyaz deniz bembeyaz çakıl taşları bembeyaz gökyüzü.elim uzandığında göğü kalbine alacakmış gibi yakın.çırılçıplaklığım bembeyaz.önümde o..dokunmaya çalışıyorum bembeyaz.sarılıyorum yanağımda yanağını hissediyorum.ellerim ellerinde göğe uçuyoruz yemyeşil bir ağacın tepesine doğru..tek bir vücut aşağı düşüyoruz düşüyoruz bembeyazlarn arasında.çakıl taşlarının ardından toprağa gömülüyoruz ışık hızında..simsiyaha bürünüyoruz şeytan olmayı yaşıyoruz.dudaklarımız birleşince ellerimiz iki yana açılarak yükseliyoruz ve yeryüzüne geldikçe büyüyoruz.aşkla büyüyor ve tanrıya dönüşüyoruz.aşk tanrı yapıyor adamı hayalimde.oha lan yok artık demeyin gerçekten yaşadım.sanırım yani.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

saçmalığa manuş

insanlarla mutlu olduğum ortamlara giriyorum son zamanlarda..sohbet iyi ve insanların ilk kez insanca davrandığı ortamlar bunlar.böyle ortamlardayken aralarından en çok konuşmayı sevdiğim sohbetinden zevk aldığım kişi soyutluyor kendini.ne dediğimi düşünüyorum.aptalmışçasına hissediyor insan kendini..yanlış anlaşılacak tek kelime etmemek ya da etmediğini düşünmek mi yanıltıyor beni.yoksa başka şeyler onu mu yanıltıyor diye düşünüyor insan..garip her zaman,ki gibi garip.yoruluyorum sanırım artık üşengeçlik de cabası..yaşlandık anneciim.seni seviyorum anne.

24 Şubat 2011 Perşembe

düzenli düzensizlik

hayat düzenden ibarettir.
hayat düzeni reddedenlerin dahi bir düzenli oluşundan ibaret.
düzen her şekilde vardır.
düzensizliğin dahi düzeninin var olması gibi işte.
insanlar severler taparlar düzene.
ilişkilerin bile düzenli olmasını beklerler.
neymiş efendim düzenli bir ilişkisi varmış.mış.
halbuki herkesin düzenli ilişkisi vardır bunu kimse anlamaz kolay kolay.
biri çıkar ben istemem der düzenli şeylerden kaçıyorum der.konuşarak değil sadece
davranarak.
halbuki takılmaca düzeni içinde olduğunun farkında mıdır kendisi?
sanmıyorum sanamıyorum.
sabah uyan git takılcak biri bul takıl sabah tekrar uyan.
arama birbirini
sabah uyanmalar düzenli.
takılmacalar düzenli.
birbirini aramamamaca düzenli.
tüm herkes düzeninin bozulmasını engellemek ister.
savunma mekanizması geliştirir
ama bu mekanizma asla doğru çalışmaz
mekanizmalar düzensizdir.
duyguları yoktur çünkü.
takılmaca düzenindeki insan ertesi gün dün olanların hatırlanmayacağını düşünerek düzenine devam eder.
o düzeni bozan tek bir çağrı mesaj aşk cümlesi bile bu düzeni yıkar geçer.
yıkar diyorum çünkü onda düzeninin bozulacağına dair bir duygu hissi oluşturur.
adam derki..
hayır ben düzen istemiyorum.
farkında mıdır ,aslında düzeninin bozulmasını istemediğinin..
düzeninin bozulmasını istemez ve beni arama der arama sorma söyleme sus..
der..der..
kaçmaya çalışır,istememeye,istenmemesine..
halbuki kaçmaya çalıştığı şey takılmaca düzeninin bozulmasıdır.istemediği şey de
hayatının bi anda başka bir düzene dönecek olmasıdır.
aslında kaçtığı korktuğu her şey düzen değişmesidir.
değişmekten kaçar.
ama yapamaz.
yakalanır.
öyle
ya da
böyle..
devletlerde ilişkiler gibidir
totalitarizm dahi böyle olduğu için baskı kullanır.
totaliter insanlar kendi kurdukları ilişki devletlerinde şiddet kullanır..
devlet duygusaldır.
çünkü içinde insanlar vardır.
insan duygusaldır.
duygusuzluk duygusu dahi vardır..
aslında her şey sabittir.
nettir
kesindir
sadece kelime oyunlarıyla birbirini aldatmaya çalışır insanlar
farkına vardıklarında
biter her şey
düzen
değişir yeni bir
düzene..
isimler değişir.
düzen yine aynıdır..
ne yapmaya çalışırsanız çalışın..
düzenin ismi hep aynıdır..
isimler bile düzenlidir.
ismi olmayana isim konulduğundan itibaren düzenli olarak o ismi taşır.
bana roj diyorlar..
ya size ne diyorlar..hep başkaları diyor.siz düzeni bozmadan ilerliyorsunuz.
sonrada çıkmış düzen karşıtıyım diyorsunuz.
amacınız düzeni yıkmak olabilir ama yine bir düzen kurmak ..
ne zaman biri bana çıkıp gerçekten böyle yaşamadığını gösterirse.
o insana cinsiyeti ne olursa olsun aşık olacağım..
ciddiyim bu yazıda cidden...

15 Şubat 2011 Salı

değişmek.değimşek..

bir insan aynı zamanda hem olgun hem de safsa ikisini kaybetmeden bir diğerine sahip olamıyor.olgunluğa sahip olmak için önce saflıktan feragat etmek gerekiyor.muş.miş.gibi.gibi.galiba öyle oldu yani.her ikisini kaybetmek bir çeşit ergenlik.kendini kaybetme.baskıdan kaçma arzusu.kaçıyorsun fakat nereye.baskının olmadığının olmadığı bir yere biryerlere.
mi?
kaybediş..farkına varış..farkına vardıktan sonra zaten değişmek istiyor insan ister istemez.istiyor.bu cümleyi anlamadım.
ben kaybettim her ikisini.saçmaladıkça saçmaladım.en aptal çevre rekoruna eriştim.
en aptal insanlara sahip olma rekorunada.
sahip olmak diyorum.sahip olmadıklarım aptal değillerdi.
aptal olmadıkları için olgun olmadığım dönemde sahip olamadım.iyiki olamadım.olsaydım onlarda aptal olurdu.
size şunu söyleyebilirim..en aptal en boş en gereksiz çevre bar çevresi..en sahte en lüzumsuz.en gerizekalı..her şeyin en beddualısı o..
uzaklaş.tım..
sabahları utanarak uyandım.davranışlarının sorumluluğunu tamamen kendisi taşıyorsa insanın..sabahları utanarak uyanmanın üzüntüsünü bilir.
bütün bunların farkına vardıktan sonra değişiyor ancak insan.işte o zaman anlıyor hangisini kazanmak istediğini..
olgunluk mu..saflık mı..
galiba olgunluk dedi içimden beynimden kendimden biri..
şimdi sahip olamadıklarıma sahip olma zamanı.şimdi sahip olamadıklarıma sahip olabilme olgunluğu..şimdi her şeyin değişme vakti geldi.
sevişmenin bile zamanı olacak artık.gelecek zaman diliminde..

7 Şubat 2011 Pazartesi

hayal,bir fiil işgaldir.

Imagine there's no Heaven
It's easy if you try
No hell below us
Above us only sky
Imagine all the people
Living for today

Imagine there's no countries
It isn't hard to do
Nothing to kill or die for
And no religion too
Imagine all the people
Living life in peace

You may say that I'm a dreamer
But I'm not the only one
I hope someday you'll join us
And the world will be as one

Imagine no possessions
I wonder if you can
No need for greed or hunger
A brotherhood of man
Imagine all the people
Sharing all the world

You may say that I'm a dreamer
But I'm not the only one
I hope someday you'll join us
And the world will live as one
-john lennon-

kadın çığlıktır.

önce koklarsın kokuyu
sonra kokuyu içinde tutarsın
bonibon gibi
kokuşmuş çürük renkli bonibon
bizler rengarenk
renk,ahenk..
ayağım ağrıyor
çürük bir ayak her an ağrır değil mi
birde çığlık atar
buna kimse inanmaz
kulağımda kadın çığlığı
hangi kadının acaba
ne önemi var
hangi kadın çığlık atmaz ki
çığlığı atar ve içinde tutar
dışarı çıkma yolu şu şekildedir:
çığlık at
tut
atarsan kırılır korkusu
her şey kırılgan
inan bana
gözlerime bak
gözlerde kırılgandır...

6 Şubat 2011 Pazar

otomatik portakal..

otomatikportakal
otomatikportaka   l
otomatikportak   al
otomatikporta   kal
otomatikport   akal
otomatikpor   takal
otomatikpo   rtakal
otomatikp   ortakal
otomatik   portakal    ihi!