24 Kasım 2010 Çarşamba

20 yılın bana öğrettirdikleri 2..

böbreğim ağrıyor diyip kasıklarını gösteren bir arkadaşımın hala varolduğunu..

çoraplar arasından seçilen tek çorabın tekinin olmayışına hala çok sinirlendiğimi..

değer verdiğim insanlara hayvan gibi sinirlendiğimde verdiğim tepkinin genellikle susmak olduğunu..

ağlarken kendimi daha kolay durdurabildiğimi ama hala çok duygusal olduğumu..

duygusal görünmediğimi..

siyaseti hala sevdiğimi hala bir şeyler için çabalamak isteyeceğimi ..

fakat insanlara bu konuda güvenmediğimi..

hala ekşi,inci,bilmemney sözlüklerdende bildiri yazan insancıkların varlığını..

hala kitap arkası cümlelerle kitapları özetleyen insancıkların var olduğunu..

ispanyol yapımı filmleri hala sevmeyi..

blues hakkında öğrenecek çok fazla şeyim olduğunu..

televizyonun sohbeti öldürdüğünü..

hayatın  sömürüsünü..

tek derdin bitmeyen ödevler olmadığını..

binlerce çocuk açken açlıktan insanlar ölüyorken aslında yenilen yemeklerin gerçekten karın doyurmadığını..

bir çocuğun hayatının kurtulması için hayatımdan verebileceğim yılların olduğuna emin olmayı..

hala verilecek bir mücadelenin varlığına emin olmayı...

ve hala mutluluğun ne olduğunu tam anlamıyla yaşamadığımı..

dolaylı yoldan kapitalizme hizmet etmenin verdiği hüznü..

öğretti...

-nat ovır-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder